Aydaki Kazazede... Benim biraz geç keşfettiğim bir cevherdir bu film. Ola ki aranızda izlemeyen varsa bu yazıyı okur okumaz derhal ilk iş gidip bu filmi izlesin. Robinson Crusoe filmlerine farklı bir bakış açısı getirmiştir bu film. Ki hiç şüphe etmeden söyleyebilirim ben Bay Kim‘i Robinson’a tercih ederim. Filmimizde tek başrol var gibi görünse de aslında iki tane var diyebiliriz. Mahsur kalmak için okyanusun ortasında ıssız bir adaya gerek yok, filmde karakterimiz Seoul’un ortasındaki Han Nehri’ndeki küçücük bir adada da bunu başarabiliyor.


Adı: Castaway on the Moon
Yönetmen:  Lee Hae Jun
Yapımcı: Kang Woo Suk & Kim Moo Ryung
Yazar: Lee Hae Jun
Türü: Dram, Komedi, Macera
Süre: 116 Dakika
Yıl: 2009


Filmin içeriğine biraz daha girecek olursak; filmimizde iki ana karakter mevcut, hatta bu ikisi dışında diğer tüm karakterleri ekranda 1 dakikadan fazla göremezsiniz. Koreli Robinson'umuzu anlatayım önce. Bay Kim, borç batağı içinde hayatta umudu kalmayıp Han Nehrine atlayıp intihar etmek isteyen bir adamdır. Atlar da, ancak öldürmeyen Allah öldürmüyor işte. Sonunda Han Nehri’nin ortasındaki küçük bir adacığa vuruyor. Bu yolla ölemeyen karakterimiz, tam kravatıyla kendini asacaktır ki, ulusal tatbikata denk gelir ve her yerde sirenler çalmaya başlar. Bir türlü ölemeyen bu adam sonunda adayı keşfe çıkar ve yaşam savaşı verir. Burası Survivor kardeşim!

Tüm bu yaşam savaşında adam, bir erişte paketi bulur ancak içinde sostan başka bir şey yoktur. Ancak canı öylesine erişte çekmiştir ki hayattaki amacı erişteyi kendi yapıp yiyebilmek olmuştur. Neyse işte esas kızımız da tam bir asosyaldir. Odasından hiç çıkmaz, annesiyle bile konuşmaz. Bunun nedeni yüzünde kocaman bir yara izinin olmasıdır. Ancak bu asosyalliği internette sahte fotoğraflarla açtığı bloglarda kapamaya çalışır. Ve tek hobisi de geceleri ayın fotoğraflarını çekmektir. Yine her zamanki gibi fotoğraf makinesindeyken bu bahtsız Koreli Robinson'umuzu görür ve sürekli onu gözlemleyip fotoğrafını çekmeye başlar.
Adaya ilk düştüğü zaman kumlara HELP olarak yazdığı yazıyı, aylar sonra HELLO olarak değiştirmiştir artık Robinson'umuz. Kızımız da kendisiyle iletişim kurmak için boş şarap şişesine HELLO yazarak köprüden adaya fırlatır bu mesajı. Zamanla bu ikili mektup arkadaşı gibi olurlar. Amaaa bu durum da çok sürmez ve büyük bir fırtına Koreli Robinson’umuzun tüm düzenini alt üst eder. Kısaca filmimiz böyle. Spoiler vermeden genel hatlarıyla anlatmaya çalışsam da sanki biraz fazla kaçırdım gibi, kusuruma bakmayın. Siz bu kardeşinizin tavsiyesine uyun izleyiverin filmi yine de. Not: Filmi izlerken çok şiddetli bir erişte yeme isteği duyabilirsiniz.

Onu iki aydır izliyorum. Burası benim mini uzaylı web sayfam. Bu sayfa sadece benim penceremde açık. Bu uzaylı çok utangaç, pis şeyleri seviyor, maceracı ve kesinlikle bir sapık! Ve börülceli erişteye karşı özel bir ilgisi var.
Bu yalnız uzaylının dünyasına ben de davet edilir miyim acaba? Dünyaya inmeliyim... NASA’nın yardımı olmadan bunu başarabilir miyim? Bir kerecik. Sadece bir kerecik. Dünyada yaşayan 6 milyar insanı temsilen bir uzaylının mesajına yanıt vereceğim."

0 yorum Blogger 0 Facebook

Yorum Gönder

 
Cadı Kazanı © 2013. All Rights Reserved.
Top